Pek çok kişi topluluk önünde konuşurken ya da yeni biri ile tanışırken heyecanlanabilir ancak sosyal fobi yani sosyal anksiyete bozukluğu çok daha fazlasıdır.Sosyal fobisi olanlar rezil olma,gülünç duruma düşme,diğer insanlar tarafından yargılanma korkusunu yoğun şekilde taşırlar.Psikiyatrist Doktor Bahar Berberoğlu sosyal anksiyate bozukluğunun dünya genelinde görülen en yaygın anksiyete bozukluğunu olduğunu ifade etti ve “ işinin sosyal ortamlarda veya belli bir performans gerektiren durumlarda endişe yaşaması ve buna bağlı olarak sosyal ortamlardan ve insan ilişkilerinden kaçınması ile tanımlı olan bir rahatsızlık. Toplum içinde yemek yeme, söz alma, toplantılara katılma, kendini ifade etme ile ilgili çok ciddi sonuçların ortaya çıktığı bir durum. Kaygı ve endişeye bir takım belirtiler de eşlik ediyor. Çok şiddetli kalp çarpıntıları olabiliyor. Ellerde titreme, özellikle sunum yaparken ya da konuşurken seste titreme olabiliyor. Yüzde terleme ve kızarıklıklarla bir takım fiziksel belirtiler de oluşabiliyor. İlerleyen dönemde kişinin yaşantısını çok kısıtlayan bir durum bu. Aslında ergenlik döneminden itibaren başlıyor. Okul döneminde çocuklarda sosyal fobiye bağlı olarak aslında başarılı bir akademik performans geliştirebilecekleri halde çekindiklerinden, utandıklarından, parmak kaldıramadıkları yeterince bildikleri halde ifade edemedikleri ortaya çıkıyor ve bunun neticesinde sessiz sakin vasat bir öğrenci olarak yaşantılarına devam ediyorlar. Okulu bitirip de yetişkin oldukları zaman, herhangi bir yerde çalışmaya başladıkları zaman şirkette, toplantılarda sunum yaparken yada herhangi bir yerde çalışırken, kendini ifade etmede çok zorlanıyorlar. Kişiler arası ilişki de çok sıkıntı yaşamıyorlar, ancak toplu insanların bulunduğu yerlerde konuşurken, yemek yerken, çay içerken, kendilerini ifade ederken çok zorlanıyorlar. Sosyal fobi dediğim gibi dünya da oldukça yaygın, Türkiye’ de de oldukça sık görülüyor. Ancak hastalık olarak kabul edilmesi çok uzun bir zamana yayılıyor. Başvuran hastalarda yapılan çalışmalarda en az 20 yıl bu hastalıkla yaşadıkları daha sonra sosyal yaşamda çok ciddi sıkıntılar yaşamaya başladıkları dönemde başvurdukları görülüyor. Hatta Türk toplumunda kız çocuklarında sosyal fobik bozukluklar utangaçlık olarak kabul ediliyor ve tedaviye gereksinim duyulmuyor. Özellikle erkek erişkinler iş performansı ortaya çıktığı zaman toplumda daha iyi olabilmek için ya da iş bulabilmek, iş başarısını artırmak için doktora başvuruyorlar. Sosyal fobi tedavisi olan bir rahatsızlık ama uzun süre tedaviye gereksinim duyuyor. İlaçlarla ve bilişsel davranış terapisi ile çok rahatlıkla tedavi edilebilen bir durum. Yeter ki bu normal bir durum olarak kabul edilmesin ve tedavi edilebilen bir durum olarak benimsensin ve tedavi için başvurulsun. Yüz güldürücü sonuçları olan bir tedavisi var” dedi.