Berberoğlu bipolar bozukluğun iki uçlu durum bozukluğu olduğunu ifade etti ve sözlerine şöyle devam etti;”Bipolar bozukluk iki uçlu durum bozukluğu ya da manik depresif olarak tanımlanabilen bir durum. Özellikle epizotlarla giden, bu atakların arasında hastaların tamamen normal dönemlerine döndükleri ve işlevselliklerini kazandıkları bir hastalık. Mevsimsel özellik gösterir. Özellikle ilkbahar ve sonbahar dönemleri çok önemlidir. Hastalık bu dönemlerde tetiklenir. En belirgin özelliklerinden bir tanesi uykunun bozulmasıdır. Uyku bu hastalıkta çok önemlidir. Hastalarda ilk belirti genellikle uykusuzluk olur. Günlerce uyuyamamalarına ya da gecelerce uyuyamamalarına rağmen bu hastalar aşırı derece de aktif olurlar. Bütün gece yürüyerek şehri  dolaşan, bütün gece ev temizleyen, sabaha kadar şiir ve müzik dinleyen ya da sabaha kadar ibadet eden hastalarımız var. Ertesi sabah ta hiç bir şey olmamış gibi bütün enerji ve canlılıklarıyla yaşantılarına devam ederler. Bu hastalarda konuşma miktarı artar, konudan konuya çok fazla atlarlar, günlük yaşamda aşırı derecede öz güvenli olurlar. Daha önce hiç yapmadıkları şeyleri denerler. Aşırı para harcarlar. Aşırı öfkeli olabilirler ya da aşırı derecede neşeli olabilirler. Bu dönemde alkol tüketiminde artış olur, libido da artış olur. Bu hastaları şöyle tarif edebiliriz; beyinde orman yangını varmış gibi bütün enerjilerini birkaç ayda tüketirler. Mutlaka tedavi edilmesi gerekir, çünkü çok ciddi olaylara yol açabilir. Bunun sonrasında genellikle depresif ataklar gelir. Hastalar aşırı derece de yorgun, bitkin, isteksiz, enerjisiz, aşırı uykulu, karamsarlık düşünceleri  içerisinde, aşırı derecede kendini küçük gören birine dönüşebilirler. Bu dönemde intihar girişimleri çok yoğun olur. Beraberinde ağır depresif belirtilerle birlikte tedaviye çok dirençli bir durum ortaya çıkar. Bipolar bozukluk toplumda çok sık görülen bir hastalıktır. Her 100 kişiden birinde görülür. Antidepresan kullanımı durumu tetikleyebiliyor.  Aile öyküsü olması da bu durumu tetikleyebiliyor. Ancak koruyucu tedavi ile kontrol altına alabildiğimiz, en azından atakların sayısını, sıklığını, şiddetini azaltabildiğimiz bir durum. Bipolat bozukluğun depresif atağı geçirildikten sonra tekrarlama eğilimi çok yüksek.  Ancak hastalar ara dönemlerde çok iyi hissettiklerinden uzun dönem koruyucu tedavi kullanmaya çok fazla istekli olmuyorlar. Hasta ile çok iyi bir iletişim kurulmalı, çok iyi eğitim verilmeli, hangi belirtiler olduğunda doktora başvurması gerektiği aileye ve kendisine anlatılmalı. Çünkü bu hastalar hasta oldukları dönemde hasta olduklarını asla kabul etmezler ve doktora gelmeyi de reddederler. Tedavisi olan bir hastalık, ancak koruyucu tedavi çok önemlidir”.